Salvio Hexia Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Salvio Hexia Rpg

Korktuğun karanlık mı yoksa içinde saklı olanlar mı?
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 *~Kemik Beyazındaki Saflık~*

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Acenath E. O'morose
I. Sınıf Hufflepuff
I. Sınıf Hufflepuff
Acenath E. O'morose


Mesaj Sayısı : 20
Nerden : Kilimcinin kör oğlundan böö. o.O
Lakap : Lakabı sonra şey ediverelim bence.
Kayıt tarihi : 07/01/12

*~Kemik Beyazındaki Saflık~* Empty
MesajKonu: *~Kemik Beyazındaki Saflık~*   *~Kemik Beyazındaki Saflık~* EmptyÇarş. Ocak 18, 2012 9:15 pm

Kemik Beyazındaki Saflık...


Taştan yollarda bir ömür geçer miydi? Büyünün ışığı her yerde idi. Ağaçların kokusu burunlarda tüterdi. Yaşayanlar burada bambaşka bir dünyada var olurlardı. Adının hakkını veriyordu Diagon yolları. Nam saldığı kadar vardı bu yollar. Çatlak Kazan ve daha birçok mekân. Yepyeni bir dünyaya giriş için önce buradan geçmeliydi her birey. Muhteşem bir yolculuk ile gelmişti ve daha yeni başlıyordu her şey. Bir baştan yaradılıştı bu adeta Acenath için.

Diagon yolları başka bir duraktı burada. Uğrak bir mekân olacaktı onun için. Hayatının birazı, en değişik anları burada gerçekleşecekti. Ona gerekenleri n alınması için aradığı ne varsa buradaydı kardeşleri ile. Aslında gerçekte olmayan kardeşinin eksikliğini şimdi daha iyi anlamış, yeni kardeşlerine sımsıkı sarılmıştı. Onların izini takip etmek için elinden geleni yapmaya hazırdı. Özellikle babasının manevi varlığını ruhunda hissetmesi, son ayrılışında kopmayacak bir bağ oluşturmuştu. Özellikle babasının buradaki anılarını, maceralarını o kadar merak ediyor ve hala hala onu arıyordu. Belki bir gün sımsıcak bir sevgi ile babasına geri dönecek ve yaşananların üstünden bir bir geçeceklerdi. Fakat onunda bir büyücü olabilmesi için gerekli olanlar vardı.

Yollardaki her bir ayrıntıyı inceleye inceleye gidiyordu Acenath. Adım başı duruyor, etrafta oturmuş olan bir düzene şaşkınca bakıyordu. Gidişler, gelişler, garip nesneler… Her şeyi belleğine kazımak istercesine yürüyordu yollarda. Kardeşlerinin uyarısıyla dikkatini onlara yönlendirdi ve adımlarını sıklaştırdı. Bir dükkânın önünde durdular. Tabela her şeyi açıklıyordu aslında. “Ollivander’s Asa Dükkânı” Kardeşleri ellerinden tutarak onu dükkânın içine girmesi için çekiştirmişti. Değişik bir havası vardı. Kutuların üst üste dizili olduğu bu yerde loş bir hava hâkimdi. Değişik kokular burnuna çalınıyordu. Yepyeni asalar gıcır bir şekilde kendilerini alacak sahiplerini bekliyordu. Acenath sabırsızlanmış, ne olacağını merak ediyordu. Asalara odaklanmıştı ki, ne Ollivander amcanın gelişini duymuş, ne de tam olarak kardeşlerini dinlemişti. Sadece büyük kardeşinin “Sana uygun olan asayı alacağız Acenath. Hadi denemeye başla, eminim ki sana uygun bir tanesini bulacağız. Bunları denemeye başla. Hadii, hadi seni şaşkın.” Acenath dokunmaya kıyamıyordu asalara. Fakat bir tanesi gözüne çarpmıştı. 30 cm uzunluğunda değişik bir asa idi elinde tuttuğu. Eline aldığında hemen ısınmıştı içi. Kıvrımları sanki onun eli için yaratılmıştı asanın. Kemik rengine yakın renk tonu saflığı simgelemeye yakın bir noktadaydı. Hafifçe kalın yapısı elinde tok bir his veriyordu. Değişik bir öze ve ucunda kahverengiye çalan bir tüye sahipti. Ollivanders amca bu kadar çok incelemesine hafiften sinir olmuş ve boğazındaki gıcığı temizlerken çıkardığı ses ile Acenath’ı uyarmıştı. Asayı elinde tutan Acenath dükkândaki sandalyeye doğru bakış attı. Gözlerini kapadı, asayı havada salladı. Fakat bir şey olmamıştı. “Belki de bu bana ait değil” diyerek iç geçirdi. Hâlbuki o kadar çok istemişti ki olmasını. Belki de yanlış olan bir şeyler vardı. Tam asayı kutusuna isteksizce bırakmak üzereydi ki aklına babasının o ağlamaklı hali geldi. Bir cesaret dokunuşunu hissetmişti üzerinde Acenath. Ani bir hareket ile tekrardan sandalyeye döndü ve asayı daha inançla bir daha salladı. Bu sefer olmuştu. Sandalye hareket etmiş, fakat küçük kardeşinin üstüne gelerek onu devirmişti. Ufak aksilikle gerçekleşen bu deneyim Acenath’ı daha da heyecanlandırmış ve güldürmüştü. Gülmesini engelleyemeyecek bir manzara olmuştu. Ellerinde sıkıca tuttuğu asanın artık onun olduğuna inancı tamdı. Kardeşlerinin alkışları arasında asasını satın almak için Ollivander amcaya döndüler. “Bir ilk asa deneyimine göre başarılı bir girişim. Tebrikler küçük hanım.”dedi. Acenath’ın yüzünde kocaman bir gülümseme yayıldı. Asası özenle kutuya koyuldu ve ellerine teslim edildi. Mutluydu, kendi kendine “İlke göre oldukça başarılı, inancım seni bana bağladı. Ah babacığım, bu ilk ana sende şahit olsaydın, arkamı sıvazlasaydın.” diye iç geçirdi. Gözleri dolmak üzereydi. Bu sırada büyük kardeşi “Hey ufaklık, hadi bakalım.” diyerek onu dükkândan dışarı çıkardı.
Loş ortamın tozundan aydınlık bir sokağa çıkışı ile sanki kafesinden çıkarılmış bir kuş gibi özgürlüğüne ulaşmış, yükü hafiflemişti biraz olsa da.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
*~Kemik Beyazındaki Saflık~*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salvio Hexia Rpg :: Londra :: Diagon Yolu :: Ollivander's Asa Dükkanı-
Buraya geçin: