Salvio Hexia Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Salvio Hexia Rpg

Korktuğun karanlık mı yoksa içinde saklı olanlar mı?
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Murtlap Özü

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cuauhtémoc Piloqutinnguaq
Falcı
Falcı
Cuauhtémoc Piloqutinnguaq


Mesaj Sayısı : 22
Lakap : -
Kayıt tarihi : 07/01/12

Murtlap Özü Empty
MesajKonu: Murtlap Özü   Murtlap Özü EmptySalı Ocak 17, 2012 1:54 pm

Murtlap Özü Rp2q
Al Adella - Npc.
Sihir Bakanlığı, Gizem Dairesi Çalışanı.
Kehanetler Bölümü Yardımcı Şefi.
Fal, kehanet gibi konulara oldukça meraklı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Agharna Vikramaditya
Üç Süpürge Sahibi
Üç Süpürge Sahibi
Agharna Vikramaditya


Mesaj Sayısı : 17
Asa : Munzur~Abanozun Siyah Atı
Lakap : Cızkıpır
Kayıt tarihi : 16/01/12

Murtlap Özü Empty
MesajKonu: Geri: Murtlap Özü   Murtlap Özü EmptySalı Ocak 17, 2012 2:41 pm

Kalabalık bir gün olmuştu Üç Süpürge için. Agharna'nın da başını kaşıyacak vakti olmamıştı. İşleri iyi gittiğinde tek bir an bile şikayet etmek istemezdi fakat kendisiyle ilgilenemediğinde de tepesi atıyordu ister istemez. İstisna durumlar haricinde Üç Süpürge genç nüfusun hakim olduğu, sakin bir kafeydi. Geçmiştekine göre gelişme kaydettiği söylenebilirdi. Agharna, kafeyi yaşlı bir adamdan devralmıştı okulu bitirir bitirmez. Hayalleri arasında şifacı olmak varken babasının ısrarlarıyla Quidditch oyuncusu olmak için hazırlanmıştı fakat bir akşam, yemekte kopan bir kavgayla ailesinin bütün hedeflerini silip atmış Üç Süpürge'nin başına geçmişti. Yaşı çok genç olmasına rağmen her şeyin üstesinden gelmiş, kafeyi ihtiyar adamdan devraldığı gibi işletmeye devam etmişti. Karakteri gereği yalnız yaşamayı ve çalışmayı sevse de bir gün kafesine gelen yabancı misafiri hem hayatına hem de Üç Süpürge'ye kalıcı olarak misafir etmekten kaçınamamıştı. Cuauhtémoc'u ilk fark ettiğinde on sekiz yaşındaydı Agharna. Üç Süpürge'nin kalabalık olduğu bir başka gündü. Cuauhtémoc, bir masada tek başına oturmuş, gözlerini kapatmış kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Agharna, bu genç adamı daha önce okulda ya da başka bir yerde görmediğinden emindi fakat Cuauhtémoc ile ilk göz temasını kurar kurmaz kendisini daha önce hiç hissetmediği kadar tuhaf hissetmişti. Elinde olmadan kafasının içinde bir yılan sürüsü hareket etmiş gibi hissetmişti ve o anda elindeki kaymak biralarını yere düşürmüş, etraftaki gençleri büyük bir şoka itmişti. Bir an için genç adam tarafından lanetlendiğini düşünmüş olsa da bunun çok farklı bir şey olduğunu anlamıştı. Çünkü Cuauhtémoc'un anıları açık bir kitap gibi serilmişti aklına. Telepatik güçlerinin iyi bir derecede olduğunu bilirdi fakat daha önce böyle bir şeyi kimsenin üstünde ne denemişti ne de yaşamıştı. Kendi yüzünden okunduğunu bildiği şok ifadesini Cuauhtémoc'un yüzünde de gördüğünden hiçbir açıklama yapmak gerekmeksizin genç adama kafenin kapanışına kadar beklemesini söylemişti. Herkes gittiğindeyse uzun uzun konuşmuş kısa sürede dost olmuşlardı. Çok yakın olmalarına rağmen her zaman resmi olmuş ve birbirlerinin kaderinde neler gördüklerini asla söylememişlerdi. Cuauhtémoc, Üç Süpürge'nin arka odalarından birine yerleşmiş, Agharna'yı bağlı olduğu birinden ayrı kalma işkencesinden kurtarmıştı. Agharna ise iş yerini, neredeyse evi gibi bellemiş, hatta evinden daha sık bulunduğu bir yer haline getirmişti. O zamandan beri Cuauhtémoc sık sık Üç Süpürge'ye gelmiş ve müşterilerden istekli olanlara fal bakmıştı. Üç Süpürge'nin o gün o kadar kalabalık olmasının sebebi belki de buydu. Cuauhtémoc, yetişkin bir adama fal bakarken insanların dikkatini çekmiş ve kafeye bir sürü insanı toplamıştı. Agharna, bu sefer farklı bir şeyler döndüğünü anlamıştı dostunun yüzünden. Bakanlık çalışanı Al Adella'nın falına bakarken ağzından zorla çıkıyordu sanki kelimeler. Fal bittiğindeyse birçok kişi kendi falına da baktırmak için Cuauhtémoc'a yalvarmış olsa da genç adam ısrarları kibarca geri çevirmişti. Agharna da dostunun keyfinin yerinde olmadığını anlayınca ısrarcı gençleri dükkanı kapatacağı bahanesiyle bakanlık çalışanıyla beraber dışarı uğurlamıştı. Agharna, herkes gider gitmez kapıyı basit bir büyüyle kilitledi ve Cuauhtémoc'u bir süre kendisiyle baş başa bırakarak masaları ve tezgahı toplamakla meşgul oldu. Bütün günün yorgunluğunun ardından bir de ortalığı toplamak tahmin edilebileceğinden çok daha zordu. Bardakları temizleyemi bitirip tezgaha dizdikten sonra ağır ağır adımlarla Cuauhtémoc'un yanına yürüdü ağır adımlarla ve onu kendisiyle baş başa bırakma eylemine bir son vererek karşısındaki sandalyeye oturdu. "Şu adamda ters giden şey nedir, söyler misin?" Sesinin olabildiğince sakin ve net çıkmasına dikkat ederek bir soru yöneltmişti dostuna. Alacağı cevaptan çok o adamın Cuauhtémoc'u neden bu kadar etkilediğini merak ediyordu. Çünkü o usta bir falcıydı ve kolay kolay etkilenmezdi.


En son Agharna Vikramaditya tarafından Cuma Ocak 20, 2012 10:43 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cuauhtémoc Piloqutinnguaq
Falcı
Falcı
Cuauhtémoc Piloqutinnguaq


Mesaj Sayısı : 22
Lakap : -
Kayıt tarihi : 07/01/12

Murtlap Özü Empty
MesajKonu: Geri: Murtlap Özü   Murtlap Özü EmptySalı Ocak 17, 2012 3:36 pm

    Küçük umutlar, büyük işkencelerdir.

    Bir düzen içerisine dizilmiş masalardan birine oturmuş, karşısındaki takım elbiseli adamın kemiklerinin üzerine geçirilmiş birkaç deri parçasından oluşan parmakları arasındaki kartın arka yüzüne bakıyordu. Gözleri donuklaşmış, nefesi ciğerlerine sıkıca sarılmıştı. Herkes heyecan içinde, Falcının dudakları arasından birkaç kelimenin dökülmesini beklerken Eresbosun etkilerini silen ışıklar yavaş yavaş sönmeye başladı ve dükkânın kapatıldığını söyleyen bir ses, Üç Süpürge içerisinde yayıldı. Yorgunluğu üzerinde taşıyan titreşimler, büyücü ve cadıların kulaklarına vardığında kışkışlananlar Nyks’in kucağına koştu ve Üç Süpürge, kendini geceden soyutlayarak kendi karanlığına gömüldü.

    Karanlıkla beraber sessizlik de beliriverdi. Göğüs kasları çok ağır bir şekilde inip kabaran adam, gözlerini havada uçan ve kendi etrafında dönen karttan alamıyordu. Saçlarının arasından tek tek beyazlar seçilebilen zayıf, esmer adam giderken bir kaplanın pençelerindeki vahşilikle bıraktı kavradığı kartı havaya ve o asılı kalırken çıktı dışarıya. Şimdiyse, uzun siyah saçları terlemiş sırtına yapışmaya başlamış genç, parmaklarını yavaşça uzatıyordu karta.

    Arka plandan gelen temizlik sesleri sona erdiğinde suratındaki donukluğu ve parmakları arasındaki kartı bir kenara bırakarak kendisine doğru gelen arkadaşının sözlerini dinlemeye koyuldu. Sakin, rahatlatıcı; ancak sorgulayıcı ses tonuna bir süre cevap vermedi; çünkü az önce olanları tekrar yaşamakla yetinmekteydi.


    “Size nasıl yardımcı olabilirim, bayım?” Yüzünde işyeri sahibi gülümsemesi ile karşısındaki adama doğru kaldırdı yavaş yavaş başını ve gelecek cevabı beklediğini belirtmek adına gözlerini gözlerine değdirdi. Koyu bir mavi -daha doğrusu lacivert- takım elbisenin sıradan bir kişinin alamayacağı kadar pahalı ve özel olduğu etraftaki yoğun ışıkta bile soluk bir renge bürünmemesinden belliydi. Adam, ağır kıyafetinin ceketini yavaşça çıkartarak sandalyesinin arkasına asarken gözlerini falcıdan ayırmadı ve işlerini tamamladığında masanın üzerinde bulunan Tarot destesinin en üstündeki kartı aldı, parmakları arasına. Onu evirip çevirirken de birkaç şey mırıldandı, herkesin duyamayacağı. “Aslında ben size yardımcı olmaya geldim, Bay Piloqutinnguaq.” Uzun konuşmasına bu kelimelerle başlamıştı. Ardından neredeyse soluk almadan konuşmaya başlamıştı. Dudaklarını takip edip dediklerini sindirmek kolay olmasa gerek, masanın diğer ucundaki mistik adamın gözleri donuklaşmıştı. Adam, tüm bunlara rağmen konuşmasına devam etmiş ve etrafta duyulan seslere rağmen konuşmasını sonlandırabilmişti: “Yanıma uğradığınızda bu konularda yardımcı olacağım, Bay Piloqutinnguaq.” Ardından arkadaşı gelmiş, herkesi dışarıya ittirmişti. Ancak sorun, aklındakilerin hâlâ orada yerinde olması idi. Adam ceketini sol eli ile omzuna doğru atarken sağ elinin parmakları arasındaki kartı havaya bıraktı. Kart, masanın üzerinde süzülürken de kendisini dışarıya…

    Gözlerini arkadaşının yüzüne doğru çevirdi ve aklındakilerin yalnızca tek kelimesini söyledi.
    “Kehanet…”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Agharna Vikramaditya
Üç Süpürge Sahibi
Üç Süpürge Sahibi
Agharna Vikramaditya


Mesaj Sayısı : 17
Asa : Munzur~Abanozun Siyah Atı
Lakap : Cızkıpır
Kayıt tarihi : 16/01/12

Murtlap Özü Empty
MesajKonu: Geri: Murtlap Özü   Murtlap Özü EmptySalı Ocak 17, 2012 5:30 pm

Arkadaşının cevabından anlayabildiği tek şey onun durumu açıklayamayacak kadar derine dalmış olduğuydu. Agharna, Cuauhtémoc'u konuşmaya zorlamak yerine susup bir süre daha onun aklını toparlamasını bekledi. Böyle durumlarda zihin okuyabilmeyi her şeyden çok isterdi doğrusu. Ne karşısındakini zor durumda bırakırdı, ne de kendisini merakta. Cuauhtémoc'un aklından geçenleri okuyamasa da onun, bakanlık çalışanıyla arasında geçenlerin geleceğini etkileyip etkilemeyeceğini görebilirdi. Birbirlerinden izinsiz, güçlerini üstlerinde kullanmayacaklarına söz vermişlerdi fakat böyle bir durumda durup beklemek de Agharna'nın yapabileceği son şeydi. Cuauhtémoc'a belli etmemeye çalışarak onun alnının ortasındaki bir noktaya sabitledi gözlerini ve olabildiğince odaklandı. Kafasında bir yerlerde kimsenin göremediği, sadece kendisinin hisedebildiği kapalı bir göz açılırken etrafındaki somut her şey hacmini yitirdi ve Agharna, Cuauhtémoc'un geleceğinde, bilinmedik bir noktada yerini aldı. Sadece ruhen değil bedenen de oradaydı aslında. Cuauhtémoc'un yanında pespaye, siyah bir takım elbise giymiş, etrafı inceliyordu. Cuauhtémoc yine yarı çıplak sayılırdı fakat bu kez üstüne siyah, önü açık bir palto geçirmişti. Agharna, gereksiz ayrıntılar yerine merkeze odaklanmayı dilediğinde, Cuauhtémoc'un geleceğindeki Agharna etrafı incelemeyi bırakıp yaklaşmakta oldukları binayla alakadar oldu. Bakanlıkta, Kehanetler bölümü yardımcı şefinin odasını gördüğü an Cuauhtémoc'un geleceği somutluğunu kaybetmeye başladı fakat Agharna inatla direndi ve içeri girmelerini bekledi. Cuauhtémoc kapıyı tıklatıp içeri girdiğinde dostu da pespaye bedeniyle onu takip etti. Agharna, Cuauhtémoc'un üstündeki odağını kaybederken duyabildiği son sözler onu etkilemeye yetti. "Varlıklarını sürdürebilmeleri için birbirlerine ihtiyaçları olan iki genç. Kehanet diye buna derim." Agharna, bakanlıktaki adamın sözleri kafasının içinde hala çınlarken Üç Süpürge'nin yeniden somutlaştığını fark etti. Gözlerini masaya devirerek derin bir nefes aldı ve kafasını toparlamaya çalıştı. Bu işi sık sık yapmadığı için birinin geleceğine baktığında ya da bir kaderi yorumlamak istediğinde ciddi baş ağrıları ve ortamdan soyutlanmalar yaşıyordu. Bu kez de öyle olmuştu fakat durumu belli etmemek için sakinleşti ve ondan sonra Cuauhtémoc'la tekrar göz teması kurdu. "Kehanet öyle mi? Doğrudan adamın kendisiyle mi ilgili? Yoksa dolaylı yoldan bir şeyler mi gördün?" Sorularını ardı ardına yağdırmaktaki amacı sesinin ve varlığının hala yerinde olup olmadığını anlamaktı aslında. Cuauhtémoc'un cevaplamasına fırsat vermeden konuşmaya devam etti. "Belki kızacaksın ama bir şeyler gördüm ve kimlerle ilgili olduğunu bilmek zorundayım." Bakanlık çalışanı, Agharna'nın hiç de yabancısı olmadığı fakat dile getirmeyi her zaman geçiktirdiği bir kehaneti dillendirmişti. Benzer şeyleri Cuauhtémoc'un da gördüğünü biliyordu fakat hiçbir şekilde oturup bunun hakkında tartışmıyorlardı. Üstü kapalı bir şekilde kalması ikisini de rahat hissettiriyordu. Bakanlık görevlisi de her nasılsa bu kehanet hakkında bir şeyler biliyordu. İki gence nasıl bir yardımının dokunacağı ve onları neden çağırdığıysa birer muammaydı. Agharna'nın çok yakında öğrenmek isteyeceği bir muamma.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cuauhtémoc Piloqutinnguaq
Falcı
Falcı
Cuauhtémoc Piloqutinnguaq


Mesaj Sayısı : 22
Lakap : -
Kayıt tarihi : 07/01/12

Murtlap Özü Empty
MesajKonu: Geri: Murtlap Özü   Murtlap Özü EmptySalı Ocak 24, 2012 11:00 am

    Kelimeler, kurşunlardan daha acımasız silahlardır.

    Bir sus ve söyleyeceklerimi dinle, diye bağırmak istedi karşısındakine. Sanki gözlerinin içine giriyor; beynindeki her şeyi okuyordu. Bıraktı kendisini kapanmış kapının altından bir sinek vızıltısı sesiyle esen yelin soğuttuğu havaya. Tenine temas ettikçe beyni büzüşüyor da düşünceleri uçuşuyormuşçasına yalnızca üşüyordu. Diğer her şeye ne olmuştu? Bunun cevabını kendisi biliyor olsaydı eğer zaten üşümenin ötesine geçebilirdi. Sağ elini başı çevresinde gezdirerek kafasının sol tarafına ve önüne düşen saçlarını geriye attığında diğer kısımdakilerin onu çok da rahatsız etmediğini fark ederek parmaklarını bir piyanoya dokunur gibi yavaşça masaya bıraktı. Çok hafif ve duyulamayan ses, kapının senfonisinin bile sonlandığı derin sessizlik içinde körebe oynayan bir çocuk misali nereye gideceğini şaşırıp da bir engele çarparken kuvvetli bir ses tonuyla konuştu.
    “Yarın Bakanlığa gitmeliyim, daha doğrusu gitmeliyiz.” Ciğerlerindeki tüm hava, dudakları sanki dev bir süpürgenin ucuna dokundurulmuş gibi yok olduğunda derin bir soluk aldı, konuşacak gibi. Ardından kıpırdayacak gibi titreyen dudaklarını hızlı kalp atışları susturdu. Boynundaki ses çıkarmayan titreyiş, bir musikinin kulak kabartmadıkça anlam verilemeyen ezgileri gibi sanattan anlamayan biri için yok sayıldığından masadan ayırmadığı sağ elinin parmaklarını serçe parmağından işaret parmağına doğru sırayla kaldırdı ve bir Meksika dalgasını andıracak şekilde bir piyanist hassaslığıyla tekrar ahşap yüzeye indirdi. Ne diyeceğini bilemez hâlde bir süre daha arkadaşına baktı, az önce söylemek için can attığı şeyler hâlâ aklında mı diye yokladı. Bulamıyordu onları, o vakit masadan kalkmalı mıydı? Buna yeltendi; fakat sandalyenin derin iç çekişi, boğazlarını tıkayan hastalık nedeniyle bir çığlığa dönüşürken fazla hareket edemeyeceğini anlayınca dudakları bu sefer arkadaşının beynini hedef alan bir silah gibi hareket etti ve kelimeler, en acımasız kurşunlar kadar sert bir şekilde fırladı. İçindeki saklanma arzusuyla yanıp tutuşan anlamlar, yolun yarısında kovan misali dökülürken sade kelimeler, sünger kadar yumuşak bir şekilde dükkân sahibine ulaştı. “Boğazımı ıslatacak bir şeyler alabilir miyim?” Boğazının kuruluğunu belli etmek istercesine yutkundu ve gerçekten de kuru olduğunu anladığında yüzüne istemsizce bir tebessüm dokundu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Murtlap Özü
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salvio Hexia Rpg :: Londra :: Hogsmeade Köyü :: Üç Süpürge-
Buraya geçin: